Tarsus kent merkezinde, Kızılmurat Mahallesinde yer alan St. Paul Kuyusu, Hıristanyanlığın yayılmasında ve kurumsallaşmasında önemli bir yeri olan ve İncil’de “Müjdeleyici” olarak ismi geçen St. Paul’un doğduğu ve yaşadığı bir mekan olarak kabul görmektedir.
M.S. 1. yüzyıl başlarında Tarsus’ta, o dönemde edinilebilecek en büyük haklardan olan Roma vatandaşlık hakkına sahip, Yahudi aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. O dönemde Tarsus’un zenginliği ve gelişmişliği kentin kültürel hayatına yansımış, dönemin felsefe okullarından birisi de Tarsus’ta kurulmuştur. St. Paul, ilk eğitimini Tarsus’ta almış, öğrenimini tamamlamak üzere gittiği Kudüs’te fikir ve düşüncelerini geliştirerek eğitimine devam etmiştir. Bu sürede Hıristiyanlıkla tanışmış; başlangıçta Hıristiyanlığa karşı başlayan saldırıların içinde yer almış ve uzun süre Hz. İsa’ya inananları inançlarından caydırmaya çalışmıştır.
Şam’a kaçan Hıristiyanların peşinden giden St. Paul, rüyasında, Hz. İsa’yı görmesiyle Hıristiyanlığı kabul etmiştir. St. Paul, hayatı boyunca, esir edilip ölünceye kadar Hıristiyanlığın yayılması için çalışmış, bu amaçla üç büyük gezi düzenleyerek Roma İmparatorluk topraklarının büyük bir bölümünü dolaşmış, fikir ve düşünceleriyle sevilmiş ve sayılmış olup bu gayretleriyle de Hıristiyan Kilisesi’nde önemli bir yere sahip olmuş ve St. Pier ile birlikte kilisenin kurucusu olarak kabul görmüştür. Hıristiyanlığı yayma gezileri ve faaliyetlerinden rahatsız olan Romalılar O’nu tutuklayarak, yargılanması için Roma’ya götürmüşler ve kaynaklara göre M.S. 60 yıllarında burada ölmüştür.
Hıristiyanlık sonrası yaşamının İncil’de yer almasıyla ölümsüzlüğe erişen St. Paul bugün Hıristiyanlığın en büyük sembollerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Hıristiyanlığı Yahudiliğin bir mezhebi olmaktan kurtarıp, dine şekil vererek kurallarını belirleyen ve ilk
kiliselerin de kurucusu olduğu kabul edilen teorisyen ve felsefe adamı, Tarsuslu daha da önemlisi Anadolulu olarak tanınmakta, Hıristiyanlık tarihinin en değerli Azizleri arasında sayılmaktadır. Hıristiyanlığa yaptığı hizmetlerden dolayı ona duyulan sevgi çoğu zaman literatürde “Tarsuslu Havari” olarak da geçmesini sağlamış; gezileri sırasında yazdığı mektuplar ise Hıristiyan edebiyatının değerli örneklerinden olduğu kadar, dönem hakkında ayrıntılı bilgiler içermesiyle de arkeolojik belge niteliğinde kabul görmüştür.
“St. Paul Kuyusu” olarak tanımlanan tarihi yapı, Aziz Paul’ün yaşadığı evin bulunduğu yer olarak kabul edilen avluda bulunmaktadır. Antik Cadde’nin yaklaşık 200 m. kuzeydoğusunda yer alan, 18 m. derinliğindeki kuyunun Aziz Paul adına yapıldığı ve burada eski bir mekana ait kalıntıların uzun yıllar ziyaret yeri olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, 2000 yılında İnanç Turizmi ve Sokak Sağlıklaştırma Projesi kapsamında, St. Paul Kuyusu ve çevresinde çevre düzenlemesi ve kamulaştırma çalışmaları yapılmıştır. Çevre düzenleme çalışmaları kapsamında Tarsus Müze Müdürlüğünce St. Paul Kuyusu çevresinde arkeolojik kazı çalışmaları yapılmıştır. Arkeolojik kazı çalışmaları neticesinde, St. Paul’un yaşadığı döneme kadar inen kültür tabakaları gün ışığına çıkartılmış, ortaya çıkarılan mimari yapıların olumsuz hava şartlarından etkilenmemesi için üzeri cam ile kapatılarak koruma altına alınmıştır.
Restorasyon ve çevre düzenlemesi yapılan bu kutsal alan, günümüzde de yerli ve yabancı ziyaretçilerin yoğun ilgisi ile karşılaşmaktadır. Hıristiyanlar, bu kutsal mekânı hac amaçlı ziyaret etmekteler, kuyu suyunun kutsal olduğuna ve şifalı olduğuna inanmaktadırlar.